19 Mart 2016 Cumartesi

HAZIRLAYAN

İbrahim AKKUŞ
1411201167
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Eğitim Fakültesi
Sınıf Öğretmenliği
1/D

Türkiye'nin Şehirleri

Anadolu yarımadası ile Trakya toprakları üzerine kurulan Türkiye'nin, seksen bir ili vardır. İller, Türkiye'nin en büyük idari bölümleridir. Bu seksen bir il, dokuz yüz on dokuz ilçeye[1] bölünmüştür. Bu ilçeler, en küçük idari birim olan mahalle ve köyleri içinde barındırır. İllerde yönetme ve yürütme görevi, içişleri bakanı tarafından önerilen ve bakanlar kurulunun onayından sonra cumhurbaşkanı tarafından atanan valiler tarafından yerine getirilir.
Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışı ve 29 Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin resmen kuruluşundan sonra idari sistemde değişikliklere gidildi. 1924 yılında ArdahanArtvin ve Kars il yapılarak yetmiş bir olan il sayısı yetmiş dörde yükseltildi.[2] İki yıl sonra ArdahanBeyoğluÇatalcaDersimErganiGeliboluGençKozanOltuMuşSiverek ve Üsküdar illeri ilçeye dönüştürüldü.[2][3] 1927'de ise Doğubayazıt ilçeye dönüştürüldü ve Ağrı'ya bağlandı.[4] 1929'da Muş tekrar il oldu, Bitlis ilçe hâline getirildi.[2] Dört yıl sonra AksarayArtvinCebelibereketHakkâri ve Şebinkarahisar ilçe olması, Mersin ile Silifke'nin birleştirilipİçel[B] adında yeni bir ilin oluşturulmasıyla sayı elli yediye düştü.[2] 1936'da ArtvinDersim ve Hakkâri tekrar il oldu, yine aynı yıl Dersim'in adı Tunceli olarak değiştirildi; 1939'da Hatay Cumhuriyeti, Türkiye'ye bağlanarak Hatay ili adını aldı.[2][5] 1953'te,Uşak'ın il, Kırşehir'in ilçe olması kararlaştırıldı, 1954'te AdıyamanNevşehir ve Sakarya il statüsü kazandı.[2] 1957'de Kırşehir' in il statüsü geri verildi.[2] Bu yıldan sonra otuz iki yıl boyunca il sayısında herhangi bir değişiklik olmadı.[2] 1989'da AksarayBayburt,Karaman ve Kırıkkale; 1990'da Batman ve Şırnak; 1991'de Bartın; 1992'de Ardahan ve Iğdır; 1995'te YalovaKarabük veKilis ; 1996'da Osmaniye il oldu.[2] Böylece il sayısı seksene tamamlandı.[2] Devletin il sayısı, Aralık 1999'da Düzce'nin il olması ile günümüzdeki hâlini aldı.[6]
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye'nin nüfusu 2014 yılı itibarıyla 77.695.904 kişiye ulaştı.[7] Bu rakamın 71.286.182'ini il ve ilçe merkezlerinde yaşayanlar oluşturdu.[7] Ülkedeki en fazla nüfusu barındıran il İstanbul, en az nüfusu barındıran il Bayburt'tur. Ayrıca en büyük yüzölçümüne sahip il Konya, en küçük yüzölçümüne sahip il Yalova'dır.[8] Bunların dışında büyükşehir olmayan tüm illerin merkez ilçelerinin adı, il ile aynı adı taşır.

Türkiye'nin Dünyadaki Yeri

Türkiye’nin jeopolitik öneminden söz ettiğimiz zaman Anadolu’nun bir yarımada olarak dünya coğrafyasında sahip olduğu yere bakmamız gerekiyor. Türkler Orta Asya’dan göç ederek Anadolu’ya gelmişler ve Anadolu en son kara parçası olarak Türklerin yaşam alanı olmuş ve Anadolu merkezli bir yaşam söz konusu olmuştur. Anadolu’nun çevresindeki hinterlanda Kuzey Karadeniz, Kafkasya, Ortadoğu denilen bölge, Doğu Akdeniz, Kuzey Afrika, Akdeniz, Balkanlar hatta bunun içerisine Orta Avrupa, Doğu Avrupa’nın bir kısmı da girmektedir. Bütün bu ifade ettiğimiz coğrafya, Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nun en geniş zamanlarında sahip olunan coğrafya. Tabi bugün bu coğrafyaya sahip değil Türkiye Cumhuriyeti ancak şöyle bir durum söz konusu, geçmişte sahip olunan bu coğrafyada otuzbeş civarında devlet olduğu için ve ortalama 400-450 yıl bu coğrafyalarda egemen olduğu için Türkler yani Osmanlı İmparatorluğu ve hatta belki bunun öncesindeki Selçuklu egemenliğini de ifade etmek gerekirse  bu coğrafyada sadece fiziki coğrafya bağlantısı değil kültürel bağlantılar da oldukça yüksek düzeydedir. Bütün bu coğrafyalarda bugün var olan toplumlarla Türkiye’de yaşayan insanların çok yüksek düzeyde bir toplumsal ilişkisi söz konusu. Bu ilişkinin boyutlarında din var, kültür var, dil var. Dolayısıyla jeopolitik yalnızca coğrafyanın politiği olarak bugün söz konusu değil. Çok daha farklı boyutları da söz konusu. Jeopolitik kavramı Uluslararası İlişkiler disiplininde daha çok realist söyleme yakın görülen bir kavramdır. Özellikle Soğuk Savaş Döneminde de çok gündemde olmuş bir kavramdır. Soğuk Savaş Sonrası dönemde de Türkiye’nin jeopolitik öneminin azaldığını iddia eden görüşler vardır. Ancak bütün gelişmeler göstermiştir ki Türkiye’nin jeopolitik önemi azalmanın aksine Soğuk Savaş döneminden daha da önemli hale gelmiştir.

Türkiye

Türkiye ya da resmî adıyla Türkiye Cumhuriyeti, topraklarının büyük bölümü Anadolu'ya, küçük bir bölümü iseBalkanlar'ın uzantısı olan Trakya'ya yayılmış bir ülke. Kuzeybatıda Bulgaristan, batıda Yunanistan, kuzeydoğudaGürcistan, doğuda Ermenistanİran ve Azerbaycan'ın ekslav toprağı Nahçıvan, güneydoğuda ise Irak ve Suriyekomşusudur. Güneyini Akdeniz, batısını Ege Denizi ve kuzeyini Karadeniz çevreler. Marmara Denizi ise İstanbul Boğazıve Çanakkale Boğazı ile birlikte Anadolu'yu Trakya'dan yani Asya'yı Avrupa'dan ayırır. Türkiye, Avrupa ve Asya'nın kavşak noktasında yer alması sayesinde önemli bir jeostratejik güce sahiptir.[7]
Türkiye toprakları üzerindeki ilk yerleşmeler AiolDor ve İyon YunanlarıTraklar ve Persler gibi çeşitli milletler tarafındanYontma Taş Devri'nde başlatıldı.[8][9][10][11] Ardından III. Aleksandros egemenliğiyle birlikte Helenistik dönem geldi, daha sonra sırasıyla Roma ve Bizans dönemleri yaşandı.[10][12] 11. yüzyılda Selçukluların göçleri sonucunda topraklar üzerinde Türkleştirme hareketi başladı ve 1071 Malazgirt Muharebesi sonrasında gelen Selçuklu zaferiyle Anadolu'daki Bizans üstünlüğü büyük ölçüde kırıldı.[13] Anadolu Selçukluları, Anadolu'yu 1243'teki Moğol istilasına kadar yönetti. İstila sonrasında pek çok küçük Türk beyliği ortaya çıktı.[14]
13. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlılar, Anadolu'nun yanı sıra Güneydoğu AvrupaBatı Asya ve Kuzey Afrikaüzerinde toprakları bulunan büyük bir imparatorluk kurarak erken modern dönemde Avrasya ve Afrika'nın büyük bir gücü oldu. İmparatorluk zirvesini 15. ve 17. yüzyıllar arasında, özelikle I. Süleyman döneminde yaşadı. 1683 II. Viyana Kuşatması ve 1699 Kutsal İttifak Savaşları sonrasında Türklerin Avrupa topraklarından çekilişi başladı ve Osmanlı İmparatorluğu uzun bir gerileme dönemi yaşadı. Ülkenin birçok alandaki yetersizliğini kanıtlayan 19. yüzyıldakiTanzimat ıslahatları, modernleşmeyi sağlayamadı ve dağılmayı engelleyemedi. Osmanlı, I. Dünya Savaşı'na (1914-18)İttifak Devletleri'nin yanında girdi ve savaşta yenik düşerek yıkıldı.[15] İşgalci kuvvetlere karşı yapılan Kurtuluş Savaşı(1919-22) başarıya ulaştıktan sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1923'te Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.
Türkiye, çeşitli kültürleri barındıran demokratiklaiküniter bir anayasal cumhuriyettir.[16][17] Resmî dili, nüfusun %85'inin ana dili olan Türkçedir.[18] Ülkenin %70-80'ini Türkler, geriye kalanını Lozan'a göre yasal olarak tanınan (Ermeniler,Rumlar ile Yahudiler) ve yasal olarak tanınmayan (ArnavutlarBoşnaklarÇerkeslerGürcüler ile Kürtler vb.) milletler oluşturmaktadır.[16][19][20][21] Nüfusunun büyük bölümü Müslümandır.[16] Avrupa KonseyiNATOOECDAGİT ve G-20topluluklarına üye olan Türkiye, Batı dünyasıyla bütünleşmiştir. 1963'te Avrupa Ekonomik Topluluğu ortak üyesi olmuş, 1995'te AB Gümrük Birliği'ne katılmış ve Avrupa Birliği'ne tam üyelik müzakerelerine 2005'te başlamıştır.[22] Ülke ayrıcaTürk KonseyiUluslararası Türk Kültürü Teşkilatıİslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı gibi örgütlere de üyedir.